Güno!

🧿Bir17’nin sevgili okuyucuları, bugün Doğu Asya’ya konuk olacağız çünkü günün hap bilgisi Japon sanatçı Yayoi Kusama hakkında. Sadece sizin için ve tabii ki sadece size özel…🫵🏻

Yayoi Hanım’a geçmeden önce avant-garde kelimesini biraz inceleyelim. Avant-garde, Fransızca kökenli bir terimdir. Sanat ve kültürde yenilikçi, deneysel ve sıradışı yaklaşımları ifade eder. Yayoi Kusama’nın en belirgin özelliği avant-garde eserler üretiyor olmasıdır. Kendisi yaşayan en önemli, birçok disiplinde eseri olan bir sanatçıdır. Aynı zamanda puantiyelere olan ilgisiyle bilinir. Kendisinden bahsedilirken “Puantiye Prensesi” dahi dendiği olmuştur. 2. Dünya Savaşı sonrasında sanatsal gelişmelerden çok fazla etkilenip minimalizm, feminist, pop art gibi eserlerini üretti. Yukarıda puantiyelerden bahsetmiştik, sanatçının puantiyelere olan ilgisinin nereden geldiğini eminim merak ediyorsunuz. Bu merakın sonucunda çok derin bir hikayeye ulaşacağınızı temin ediyoruz sevgili okuyucular, okumaya devam edin.🎨

Yayoi Kusama’nın eserlerinde puantiye kullanması estetik bir biçim isteğinden çok daha fazlası. 22 Mart 1929 doğumlu Kusama, aslında çocukluğundan beri çevresini kaplayan noktalarla dolu canlı halüsinasyonlar görüyordu. Gördüğü şeyler onun sanatsal vizyonunu derinden etkiledi ve eserlerinde merkezi bir motif haline geldi. Eserlerinde puantiyeleri çok farklı anlamlarda ve boyutlandırarak kullanmaya başladı. Sonsuzluk ve evren gibi. Noktaları evrenin sonsuzluğunu temsil etmek için kullandı. Yüzeyleri tekrarlanan noktalarla kaplayarak, bir sonsuzluk hissi yarattı ve nesneleri çevreleriyle birleştirdi. Kusama’nın sanatı sık sık kendi kendini yok etme temalarına ev sahipliği yapar ve kendisini noktalı ortamlarına karıştırır. Bu teknik, onun dünya ile bir olma ve kaybolma arzusunu yansıtır. Tabii ki bir de zihinsel sağlık boyutu var. Tekrarlayan nokta desenleri, aynı zamanda onun zihinsel sağlık mücadelelerini bize yansıtmasında bir araç. Kusama, obsesif-kompulsif bozukluk ve halüsinasyonlarla olan savaşlarını açıkça tartışmış ve sanatı bu deneyimler için iyileştirici bir çıkış yolu olarak görmüştür. Hatta o kadar ki kendi isteğiyle akıl hastanesinde yaşamaya karar vermiştir.

Sonsuz Aynalı Odalar, Yok Etme Odası gibi dünyaca bilinen eserleri soluksuz bir seyre sebep oluyor. Mesela “Yok Etme Odası” interaktif bir enstelasyon. Ziyaretçileri tamamen beyaz bir odaya renkli nokta çıkartmaları yerleştirmeye davet eder, böylece odayı yavaş yavaş canlı, ortak bir sanat eserine dönüştürür.🖌

2017 yılında Washington DC'deki Hirshhorn Müzesi'nde düzenlenen "Yayoi Kusama: Sonsuz Aynalı Odalar" sergisi, müzenin en çok ziyaret edilen sergilerinden biri oldu ve büyük ilgi gördü. Kusama’nın sanatında Japon kültürünün ve Batı sanatının etkileri birleşiyor. Bu sentez, onun eserlerinin evrensel bir çekiciliğe sahip olmasını sağlıyor.

Kendi kendini ifade etme konusundaki bitmek bilmeyen çabası ve kişisel mücadelelerini evrensel olarak yankı bulan sanata dönüştürme yeteneği, çağdaş sanat tarihine silinmez bir iz bırakmıştır. İç dünyasının derin bir ifadesi ve insan deneyimi üzerine güçlü bir yorum.

1977’den beri gecelerini Tokyo’da bir akıl hastanesinde, gündüzlerini ise üç katlı dev atölyesinde geçiriyor.

Sanatçının eserleri çok yüksek fiyatlara satılıyor ve sürekli eserlerin fiyatları kendi içlerinde rekor kırıyor. Mesela Balkabağı eseri Nisan 2023’de 6.4 milyon sterline ulaştı. Bu yazının yazıldığı anda satılan en pahalı sanat eseriyse New York’ta 2022 yılında 10,496,000 USD değerinde satıldı.

Kusama, sahip olduğumuz negatif durumları dahi pozitif bir süzgeçten geçirdiğimizde neler olabileceğinin canlı bir kanıtı.

Sevgili okuyucular, hayat karmaşık bir yer. İçerisinde yaşayan insanlar ise çok katmanlı. Ama bu korkulacak bir şey değil. Bu, denizlerin mavi olması, dağların yüksek olması ve üzüntü olmadan neşenin değerini tam olarak kavrayamayacağımız gerçeği kadar olağan bir şey.

Günün koşuşturmacasına hazırsınız,

Maşallahınız bol olsun,

Bir17 Ekibi 🧿