HAPPY-NES

Şehirde renkli hikâyeler, hareketin içinde işlevsel stil.

Bu projede İstanbul’un ritmine ayak uydurarak Happy-Nes için canlı bir görsel hikâye kurmayı hedefledik. Şehrin dokuları ve tonları arasında renk hem arka plan hem de anlatının ana karakteri hâline geldi. Kırmızı bir duvar, bordo cepheler ve sakin bir mavi kapı gibi unsurlar, aksesuarların öne çıkmasına alan tanıdı. Ürünler bağırmadan dikkat çekti.

Stil seçimleri sade ama bilinçliydi. Bere, telefon askısı, küçük çantalar ve Apple Watch kayışları, günlük hayatta gerçekten giyilebilecek kombinlere yerleştirildi. Hiçbir şey abartılmadı, sahne kurulmadı. Her parça, normalde nasıl ve nerede kullanılıyorsa o şekilde yer aldı ve hareketin doğal akışı içinde görüntülendi. Amacımız yalnızca ürünü göstermek değil, gün içinde kullanım kolaylığını hissettirmekti.

Çekimin ritmini hareket belirledi. Bir kapıda paylaşılan gülümseme, yürürken ışığı yakalayan bir çapraz askı, kahve molasında bilekte hafifçe görünen saat kayışı, gün batımında parlayan bir clutch… Bunlar poz verilmiş kareler değil, aksesuarların gerçek anlar içindeki varlığını anlatan sahnelerdi.

Doku ve yakın planlara özellikle odaklandık. Örgü yüzeyler, dikiş detayları, deri dokusu gibi malzeme özelliklerini yakından gösterdik. Her materyalin fiziksel varlığına alan verdik ve kameranın temposunu düşürerek izleyicinin bunu hissetmesini sağladık.

Renk ve ışık dengesi cilt tonlarını doğal korurken aksesuarların cesur görünmesini sağladı. Yansıtıcı yüzeyler ve yumuşak bokeh efektleri sahnelere hafif bir enerji kattı. Işığın renklerin etrafında dolaşmasına, aksesuarların hareketini takip etmesine izin verdik.

Vitrin ekranlarından sosyal medya videolarına kadar bu içerik seti akışkanlık gözetilerek oluşturuldu. Ürünleri göstermekten öte, onlara ait bir görsel dünya kurduk. Renklerin hareket ettiği, aksesuarların ritim taşıdığı ve stilin şehrin günlük akışına sorunsuzca dahil olduğu bir dünya.