
Bu çekimde Suzuki Jimny ve Bu Bi Surf School’un dünyalarını ortak bir dilde birleştirdik. Amacımız yalnızca bir aracı bir sporun yanına yerleştirmek değildi. Hareketin kendisini merkez alarak bu iki farklı unsuru tek bir yaz ritminde buluşturmak istedik: Rüzgar, akıntı ve harekete geçme içgüdüsüyle şekillenen bir tempo.
Kıyı boyunca çekim yapmak planın her an değişmesine açıktı. Işık, dalga ve rüzgar yön verdikçe çekim akışı da dönüşüyordu. Ama değişmeyen bir şey vardı: enerji. Kompakt ve hazır bir duruşla Jimny sahneye girdi. Su üzerinde ise John Perez her rüzgar hamlesinde havalanmayı başardı. Kum ile su, motor ile yelken arasında ortak bir ruh netleşti.
Görsel dili tek bir tona oturtmaya özen gösterdik. Otomobilin gücüyle sörfün özgürlüğü yarışmak yerine aynı hikâyenin katmanlarına dönüştü. Serin su tonları, canlı gövde rengi ve tuz, kum, lastik izlerinin doğal dokusu bu birleşimi tamamladı. Hızlı kesitler adrenalin anlarına alan açtı. Geniş planlar ise sakinliğe yer bıraktı. İkisi de bu hikâyeye ait olmalıydı.
Bu hikâyenin merkezinde erişilebilir bir macera duygusu var. Rüzgarın peşinden giderken arabanı suya birkaç adım kala park edebiliyor ve doğrudan dalgaların içine karışabiliyorsun. Yol ile deniz arasındaki geçiş keskin değil, doğal bir akış gibi.
Bu sadece bir iş birliği değil, yaz hayatının iki parçasının doğal bir kesişimiydi. Görüntüye yansıyan şey yalnızca bu iki öğenin bir arada nasıl göründüğü değil, birlikte nasıl hareket ettikleri. Ve o hareketin içinde yazın ritmini yakaladık.