
Voger Pino için hedefimiz, Alaçatı’nın taş dokusu içinde Avrupa butik oteli ruhunu, samimi ve rafine bir görsel dil ile anlatmaktı. Hikâyeyi sabah ritüellerine sabitledik. Taze kruvasanlar, ev yapımı reçeller ve latte art ile tamamlanan bir fincan kahve, markanın sıcak misafirperverliğini yansıtan sakin bir tempo oluşturdu.
Anlatıyı dinamik kahve anlarıyla zenginleştirdik. Buzun üzerine dökülen espresso ve kahveyle buluşan sütün dönüşü, otelin modern hizmet kalitesine tatlı bir imza kattı. Kadrajlarda parlak dokuları ve doğal ışığın yüzeylerde bıraktığı izleri önceliklendirdik.
Mimari ve dekor atmosferi taşıdı. Yeşil ferforje korkuluklar, terakota kiremitler ve taş duvarlar; kristal avizenin ışıltısıyla birleşerek Avrupa şehir otellerinin zarafetini çağrıştırdı. Balkonda keten bir örtü, saksı yeşillikleri ve açık bir dergi, ağırdan alınan bir konaklama hissini tamamladı.
Sonuç, Voger Pino’nun merkezi konumunu, zarafetini ve sakin konfor hissini net bir dille sunan bütünlüklü bir seri oldu.