
Voger Prive için hedefimiz, markanın en büyük ve en özel tesisini tropik bitki örtüsüyle rafine konforu buluşturan, tamamen size ait bir kaçamak olarak anlatmaktı. Güneşin palmiyeler arasından süzülen ışığıyla başlayarak Akdeniz’in sıcaklığını ve saklı bir bahçenin dinginliğini yakaladık. Çizgili şezlonglar, özenle hazırlanmış kokteyller ve yumuşak gölgelerle kurduğumuz havuz kenarı sahneleri, doğa ile tasarım arasındaki dengeyi yansıttı.
Günün farklı saatlerinde çekim yaparak ışık ile mekân arasındaki diyaloğu ortaya çıkardık. Sabah kareleri parlak ve ferah bir atmosfer taşıdı. Öğleden sonra çekimleri, yaprak gölgelerinin katmanlı derinliğiyle zenginleşti. Kahvaltı masasında taze meyveler, ince belli bardakta çay ve canlı doğal tonlar; bu gözlerden uzak alanın samimi ve zamansız kaçış hissini tamamladı. Her kare, misafirlerin bu sakin vahada keşfedecekleri huzuru yansıtacak şekilde kurgulandı.
Post prodüksiyonda paleti doğal tuttuk; canlı yeşilleri korurken güneşli yansımaları hafifçe güçlendirdik. Suyun ışıltısı ve bardaklardaki parıltı, uzun yaz günlerini hatırlatan bir canlılık kattı. Son seri, Voger Prive’ı sadece bir otel değil; zarafet, mahremiyet ve tropik huzurun buluştuğu bir deneyim olarak sunuyor.